Rektör Karakaya Siirt Üniversitesinde Düzenlenen "Küresel Boyutlarıyla Türkiye Ekonomisi ve Yükseköğretimin Geleceği” İsimli Konferansa Katıldı

Bilimsel gelişmelere ve üniversiteler arası bilgi alışverişine katkı sağlamak amacında olan Üniversitemiz Rektörü Prof. Dr. Vatan Karakaya, Siirt Üniversitesinin ev sahipliğinde düzenlenen "Küresel Boyutlarıyla Türkiye Ekonomisi ve Yükseköğretimin Geleceği” isimli konferansa katıldı. 11 Mayıs 2018 tarihinde Siirt Üniversitesinin kuruluş yıldönümü etkinlikleri kapsamında düzenlenen panele yoğun katılım oldu.

Programa çok sayıda bürokrat, siyasetçi ve akademisyen katıldı. Üniversitemiz Rektörü Prof. Dr. Vatan Karakaya ise başkanlığını AK Parti Siirt Milletvekili Prof. Dr. Yasin Aktay’ın yaptığı oturumda İstanbul Bilgi Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Ege Yazgan ve Kastamonu Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Seyit Aydın ile birlikte panelist olarak yer aldı.

Panelde “Küresel Gelişmeler Işığında Türk Yükseköğretiminin Geleceği” isimli sunumunu gerçekleştiren Prof. Dr. Vatan Karakaya, tarihsel süreçte yükseköğretim kavramının mesleki eğitim üzerine konumlanmış bir yapı olarak ortaya çıktığını ve mesleki bir yeterlilik alanında derece veren kuruluş olarak tanımlandığını söyledi. Bu özellikte ilk üniversitenin Bologna Üniversitesi olduğunu ifade eden Rektör Karakaya, kelime kökü olarak evrenselliği temsil eden ve bilgi üreten merkezler tanımıyla üniversite kavramının ortaya çıkışının MÖ 7.yy kadar dayandığını açıkladı. Dünyada üniversite geleneğinin beş kısma ayrıldığını anlatan Prof. Dr. Vatan Karakaya sözlerini şu şekilde sürdürdü: “Bu beş farklı üniversite yaklaşımı ülkemizde hem Cumhuriyet öncesi hem de Cumhuriyet sonrası dönemi etkilemiştir. Tanzimat dönemi bürokrat kökenli eğitimi önceleyen Fransız ekolünden etkilenmiş ancak Cumhuriyet dönemi bilim temelli Alman ekolüyle yapılanmaya çalışmıştır. Bununla birlikte Cumhuriyet dönemi yükseköğretim alanımız bir çok değişiklik yaşamış fakat kendine özgü bağımsız bir yükseköğretim anlayışı oluşturamamış ve model alınan üniversite anlayışları da taklit düzeyinde kaldığı için uzun süre yükseköğretimde durağanlık yaşanmıştır. Bu durağan durumun sebebi medrese programlarındaki içe kapalılık, ihtiyaçtan doğan bir gereklilikle kendini reforme etmediğinden süreçleri aynı olmayan Alman ve Fransız modelleri taklitle uygulamaya konulmuş ve içe dönük eğilimi değiştirecek bir hamle yapılamadığı için istenen sonuçlar elde edilememiştir.”

Konuşmasında Türkiye Cumhuriyeti’nin ilk üniversitesi olan Darülfünun’un ıslahı için 1932 yılında İsviçre’den davet edilen Prof. Albert Malche’nin hazırladığı raporda belirttiği hususlara değinen Rektör Karakaya, Darülfünun’un kapatılmasından sonra kurulan İstanbul Üniversitesinde görev yapan Ord. Prof. Philippe Schwartz Türkiye’den ayrılırken sunduğu raporda Türk yükseköğretimini nasıl değerlendirdiğine ilişkin de bilgiler verdi.

Rektör Karakaya: “Akademik Görevlendirmelerde Ölçü, Bilimsel Üretim ve Bilimsel Aktiviteleri Olan Bilim İnsanlarını Tercih Etmek Olmalıdır”

Günümüz üniversitelerinin yaklaşık 60 yıldır iki akademisyenin tespit ettiği eksiklikleri henüz bünyesinden gerektiği şekliyle uzaklaştıramadığını anlatan Prof. Dr. Vatan Karakaya, üniversitelerde temayüzün bireysel gayretler ile oluştuğunu sözlerine ekledi. Akademik camiayı gerçek kimliğine ulaştırmak için yapılması gerekenin yasal düzenlemelerin temelinde akademisyenler ile iş birliği halinde düzenlenmiş kanun ve yönetmelikler olduğuna değinen Rektör Karakaya, “Bu tip görevlendirmelerde ölçü, bilimsel üretim ve bilimsel aktiviteleri olan bilim insanlarını tercih etmek olmalıdır. Böylelikle akademik üretim yapamayan öğretim üyelerinin makam ve mevki peşinde koşmasının önüne geçilebilir” dedi.

Rektör Karakaya: “Uluslararası Sıralamalarda İlk 500’de Türk Üniversitelerinin Sayısı Sınırlıdır”

Ülkemiz üniversitelerinin en yoğun, değişim yaşanan ve kendine çıkış aradığı zaman aralığının son 15 yıl içerisinde gerçekleştiğini ifade eden Prof. Dr. Vatan Karakaya, bu dönemde hem üniversitelerin sayısının arttığını hem de fiziki ortamlarının geliştiğini söyledi. Bu gelişmeye paralel olarak yeterlilik ve kalitenin aynı hızla değişmediğine dikkat çeken Rektör Karakaya, uluslararası sıralamalarda ilk 500’de Türk üniversitelerinin sayısının sınırlı olduğunu kaydetti.

Günümüz itibariyle Türk Yükseköğretiminin kendini yenileme ve özgünleşme anlamında büyük bir ilerleme ve isteğe sahip olduğunu belirten Prof Dr. Vatan Karakaya, bu isteğin bir kısmının iç talepten ve kendini yeniden tanımlama ve geçmişle bağ kurma isteğinden kaynaklanırken bir kısmının da uluslararası taleplerin yerine getirilmesi olarak ortaya çıktığını sözlerine ekledi.

Türk Yükseköğretiminin 2023 Hedefleri

2023 hedefi gibi bir motivasyonu yaşama geçirme isteği ve dünyada var olan üniversite anlayışlarından taklit yerine sentezlerle yeni anlayışlar oluşturma gayretinin büyük bir ivme kazandığını söyleyen Rektör Karakaya, bu ideallerin gerçekleşmesinde ana unsur olan yetişmiş insan ve eğitim basamaklarındaki hassasiyetin hala istenildiği şekilde oluşturulmadığını anlattı. Yükseköğretimin uluslararasılaşma yarışında büyük bir sayısal başarı sağlamışken aynı oranda kalite yarışında hala istenilen düzeye gelememesinin sebeplerini açıklayan Prof. Dr. Vatan Karakaya, eğitim öğretim süreçlerinin hala bir akreditasyonunun bulunmadığını bununla birlikte eğitim öğretim faaliyetlerinin toplum algısındaki karşılığının diploma olarak devam ettiğini belirtti.

Son zamanlarda Yükseköğretim Kurulunun pilot üniversite projesi ve ihtisas üniversiteler çalışmasının yeni bir arayışın gerekliliği olduğunu ancak bu değişimin toplumun her kesimine yayılmadıkça bir kurum projesi olarak kalacağını ve gerekli değişimi oluşturmayacağının altını çizen Prof. Dr. Vatan Karakaya sözlerine şu şekilde son verdi: “Özellikle özel sektörün ilerlemesinde üniversiteler bir lokomotif görevi görecek şekilde konumlandırılmalıdır. Bunu gerçekleştirmek için eğitim öğretim süreçlerini bu amaca hizmet edecek şekilde etkin metotlarla takip etmek bir zarurettir. Teknik gelişmeler ve üniversitelerin üretime katılmasında kullanılacak yollar uluslararası değişimleri takip edip çalışma gruplarına katılım sağlanmalıdır. Bununla birlikte sosyal hayatı etkileyecek ve motivasyon üretecek sosyal bilgi için taklitten uzaklaşıp özgün değerler üzerinden batı sentezini yaparak kendi tarihi bağlarımıza dönmek yeni bir yükseköğretim anlayışı oluşturacaktır.”

Program katılımcıların sorularının cevaplanmasının ardından genel değerlendirme oturumu ile sona erdi.